0
Tuhaf milletiz gerçekten de. Birileri en temel haklarımızı gasp ederken sesimiz çıkmaz, olayın peşinden gitmeyiz, hatta unuturuz ama gereksiz konuları takipçilikte üstümüze yoktur. Size şimdi taze bir örnek anlatacağım, bakalım sizler ne düşüneceksiniz..

Facebook'da hediyeli yarışmalar oluyor biliyorsunuz. İşim gereği gözüme çarpanları takip ediyorum ben de. Hatta geçenlerde bir tanesine de katıldım. Reklam olmasın, adını vermeyeyim. Bir firmanın dayanıklılık testi adındaki sevimli bir yarışmasıydı. Siz sürekli fare ile tıklama yaparken gözünüz de ekranda olacak, zaman zaman ekrana gelen basit sorulara da yanıt vereceksiniz. Ne kadar çok tıklama yaparsanız, yani oyunda ne kadar çok kalırsanız o kadar çok puan alıyorsunuz, ne kadar çok puan alırsanız o kadar çok çekiliş hakkınız oluyor. Bir kere bile katılsanız çekilişte bir hakkınız oluyor. Ben şahsen yarışmanın mantığını kavrayınca hemen bıraktım, yani 1-2 dakika ancak dayanmışımdır öyle söyleyeyim. Yarışmadan küçük bir hediye kazanmışım. Mutlu oldum, Facebook sayfalarında kazananları açıkladıkları mesajın altına nezaket icabı “teşekkür ederim” yazayım dedim. İster istemez gözüm diğer mesajlara takıldı. Öyle şeyler yazmışlar ki, sosyolojik bir teze malzeme olacak bir çok başlık çıkar içinden. Yazmasam içimde kalacaktı!

Üşenmedim mesajları 3 gruba ayırdım:


1-Hediye kazanamayışını hazmedemeyenler, hatta olayı arabeske bağlayanlar:

M.G: “14 çekiliş hakkım vardı kazananlar listesinde yokum!”
( Adı üzerinde çekiliş bu, şansın yoksa istersen 114 çekiliş hakkın olsun, niye yakınıyorsun ki sayın MG?)

A.Y: “Ben de yokum, gözlerime acıdım!”
(Sevgili A.Y, gözlerini acıtacak kadar neden oynadın ki bir şans oyununda, kim seni zorladı? Gözlerini acıtanlar daha çok ödül kazanacak mı sanıyordun?)

M.A: “Yarışmanız başladığı günden beri her gün oynadım, skorum 1 milyona yaklaştı, hiçbir ödül kazanamamışım bunca kişi içinde, emeğime yazık oldu!”
(Sevgili M.A, keşke onca emeği daha yararlı bir şeyler için harcasaydın, şimdi gelmiş yakınıyorsun, harbiden sana da yazık!”)

Şimdi sıkı durun, M.A'yı bakın bir diğer katılımcı nasıl avutmuş!

S.Ş: “Boşver arkadaşım nerede adalet var ki burada olsun?”

İşte bu cevap beni benden aldı. Adı üzerinde bu bir şans yarışması, nasıl bir adaleti olmasını bekliyor ki S.Ş? Yaşamın diğer adaletsizliklerine karşı bu duruşa, bu arabeske ne demeli ya! Boşver, zaten bize felek de vurmuş sillesini, herkesten bir tekme yiyoruz hesabı.. Alt tarafı basit bir şans oyunundan bile böyle bir ezilmişlik psikolojisi nasıl çıkabilir? Sosyologlar siz acaba bu duruma ne dersiniz, lütfen beni de aydınlatın. Aklıma Yalan Dünya'daki Tülay'ın meşhur repliği geldi: “Ezik miyiz yahu biz, ezik miyiz??”

2-Hediye kazanamadığı için firmayı suçlayan hazımsız grup

Bu gruptakiler keşke yarışma sonucuna gösterdikleri tepkinin onda birini toplumsal haksızlıklara da gösterseler bence ülkede sorun kalmaz! Bakın neler neler demişler:

E.D: “Biz neden kazanamıyoruz, torpillileri seçiyorsunuz! Hepiniz öylesiniz, bizi çekilişle kandırıyonuz hep torpillilere tanıdıklarınıza veriyonuz, bi düşünün insan tanımadığı birine büyük bir hediye verir mi? Ben tüm yarışmalara katılıyom niye ismim cekilmiyo o zaman?”

(E.D'nin yorumundaki vurguya dikkat ettiniz mi? İnsan tanımadığı birine büyük bir hediye verir mi diyor, hiç olacak şey mi yani demeye getiriyor. Hem bu dünyanın torpille döndüğüne inanıyor, hem de belki bir yerde bir açık olur, bana da güler felek bir gün diyor. Adalet duygusunu hepten yitirmiş, yitirmiş yitirmesine ama bütün yarışmalara da katılmayı görev edinmiş. Ah be E.D, bu yarışmalara sadece eğlenmek için katıl, yoksa her kazanamayışında biraz daha dibe çökersin, senin sonunu iyi görmedim ben)

Ö.H gibiler ise yüzsüzlüğü espriye vurmuş:

ÖH: “O kadar uğraştık kazanamadık, bari bir teselli hediyesi gönderseydiniz, sizin firmaya yakışmaz mı?”

(Zaten adamlar küçücük hediyeler gönderiyor, maksat eğlenmek. Neyin tesellisini istemiş anlayamadım, kendince espri de yapmış olabilir gerçi.)

F.Ç: “Hiç adil çekiliş yapmıyorsunuz. 71 çekiliş hakkım vardı, havlu çıkmış.”
(Yani şimdi 71 tane milli piyango bileti alsaydı bu F.Ç, neden amorti çıktı diye milli piyangoyu mu basacaktı! Dışarıda adaletsizlik diz boyu, zengin-fakir arasındaki uçurum ayyuka çıkmış, F.Ç adaleti nerelerde arıyor? Harbiden bazen söyleyecek laf bulamıyorum, gülsem miii, ağlasam mııı!

3- Hediyesine bir an önce kavuşmak isteyen telaşlı ve de meraklı grup

O.K: “Hediyeler ne zaman gönderilecek, bir bilginiz var mı acaba?”
(Görüyorsun işte yazılanlar ortada, kim neyi bilebilir, kargocu mu ki oradakiler, niye sorarsın bu gereksiz soruyu O.K arkadaşım!)

Bazıları ise sanki iş yerinde satınalmacı da sipariş takibi yapıyor gibi büyük bir ciddiyetle sormuş:

BM: “Peki bu hediyeler ne zamana kadar gönderilir veya elimize ulaşır tahminen?”

GGA: “Nasıl ulaşılacak bize teşekkürler”
AK: “Nasıl iletişime geçeriz sizinle ? Havlu kazanmışım da. “
DK: ”Ben ödülümü nasıl alcam?”
DH:”Ödülleri nasıl yollayacaksınız acaba?”
................

Bu tarz yorumlardan bir sürü vardı. O yarışmaya başlarken zaten bir form doldurup adres bilgilerini yazdığını unutmuştu katılımcılar demek ki. Alt tarafı küçük bir hediye kazanmışsınız, ya da büyük olsa ne fark eder, taş attınız da kolunuz mu yoruldu? Ne zaman gelirse gelir hediye, niye kendinizi bu kadar harap ediyorsunuz ki!

Bir havlu için gösterdiğiniz şu performansı keşke elektrik faturaları neden bu kadar kabarık geliyor, doğal gaza niye bu kadar zam geldi, insanlar niye yerlere çöp atıyor, bu dolmuşlar niye bu kadar korna çalıyor, asgari ücret 890 lira iken milletvekilleri neden 25.000 lira maaş alıyor, bu politikacılar neden bizi bu kadar aşağılayan konuşmalar yapıyor, sevdiğim gazeteci neden işten atıldı, kıdem tazminatı neden kaldırılıyor, neden kitaplar bu kadar pahalı, neden her şeyden bu kadar çok vergi alınıyor, bu vergiler nereye harcanıyor, neden televizyonlarda kaliteli filmler gösterilmiyor, neden kiralar bu kadar arttı, neden etrafımda yeşil bitki göremiyorum, pandaların nesli neden tükeniyor, neden biz de uzaya uydu göndermiyoruz, neden hiç Türk astronot yok, neden mısırı pamuğu ithal ediyoruz, neden zeytin ağaçları katlediliyor, neden bu kadar iş kazası oluyor.... gibi sorulara yanıt bulmak için de gösterebilseydiniz!!

Gittim ben, gitmesem bu yazı bitmez....



Yorum Gönder

 
Top