0
Bu aralar yazacak ne çok konu var, zamanım olsa da hepsine değinsem keşke.. Bu sabah, bizim türlü bahanelerle 2 senedir katılmadığımız Eurovision Şarkı Yarışması'nı konuşalım mesela..

eurovision şarkı yarışması


Bazı yıllar ateşi sönse de genel olarak Eurovision Şarkı Yarışması bizi hep heyecanlandırırdı yıllar boyu. Şarkıları dinlerdik, günlerce yazılır çizilir, kim kazanacak konusu konuşulurdu. Yarışma gecesi ailecek televizyonun karşısına geçilir, heyecanla Türk şarkısı beklenirdi. Bülent Özveren sunardı yarışmayı o müthiş sesi ve konuya hakim tavrıyla.. Eğer kötü sonuç almışsak sesi düşer, “tabi ya işte yine İsveç Norveç'e Belçika Hollanda'ya yani bütün komşular birbirine oy veriyor, yine hakkımız yendi” derdi, milletçe bir kaç gün bunu konuşur ve üzülürdük. Ama sonuç iyiyse Bülent Özveren'in mutluluğu sesine yansır, biz de milletçe coşardık.. 

Şimdi düşünüyorum da aslında kaybedişlere üzülmek bile  kendi içinde güzelmiş, çünkü millet olarak kenetlendiğimiz o kadar az konu kaldı ki artık! 

Eurovision heyecanı bizi biraz siyasetin kirli gündeminden, içimizi burkan gerçeklerden uzaklaştırırdı, fena mıydı?

Bence değildi, Avrupalılarla birlikte bir şarkı yarışmasında yer almak bence hiç de fena değildi.
Dünyaya entegre olmak deyince akıllara sadece futbol şampiyonalarına katılmak gelmiyordu en azından.  Her ne kadar pop da olsa bu bir şarkı yarışmasıydı neticede.. İçinde sanat vardı az buçuk..

Açıkçası 1975'den bu yana devam eden bir alışkanlığımız daha sessiz sedasız bir şekilde elimizden alındı.. İşte benim asıl üzüldüğüm nokta da burası..

Eurovision'a katılmama bahanemizi biliyorsunuz, güya komşu ülkeler birbirine oy veriyormuş, siyasi oy veriliyormuş falan filan..
Bu söylem yıllardır var zaten, yeni bir şey değil ki! Üstelik bir kişi de çıkıp başarılarımızdan bahsetmedi, herkes alınan bu “katılmama” kararını sessizce kabul etti ve olay kapandı ya, işte bu da kabul edilebilecek bir şey değil benim gözümde..

sertap


                    Bakın ne kadar çok başarı yakalamışız:

1997 'de Şebnem Paker ve Grup Etnik'in Dinle adlı şarkısıyla üçüncü olmuşuz.
2003'de Sertap Erener, Every Way That I Can'le bizi birinci yapmadı mı?
2004'de Athena, For Real'le bizi dördüncü yapmış 24 ülke arasında.
2007'de Kenan Doğulu, Shake It Up Şekerim şarkısıyla yine dördüncü yapmış bizi.
2009'da Hadise , Düm Tek Tek'le yine dördüncü yapmış 25 ülke arasında.
2010'da Manga, We Could Be The Same şarkısıyla bizi ikinciliğe taşımış 25 ülke arasında.
2012'de Can Bonomo da 7. olmuş ve bu da son katılımımızmış.

Şimdi bunca güzel dereceye bakınca, TRT'nin bahanesini akılcı bulmak mümkün mü? Neymiş efendim siyasi oylama oluyormuş, oylamada haksızlık yapılıyormuş!

Acaba 2003'de Sertap birinci olduğu sene bütün dünyanın Türkiye sevgisi mi kabarmıştı?

Geçiniz efenim geçiniz, bu bahanelere gerçekten kargalar bile gülüyor.. Çünkü Sertap'ın şahane bir sesi vardı, çünkü dünyaya hitap edebilecek bir şarkı bestelemişti, çünkü değişik bir sahne şovu hazırlamıştı. Öyle güzeldi ki performansı, o birbirine oy veren ülkeler bile etkilenmişti..

Katılmadık hadi diyelim, TRT bu yarışmayı yayınlamadı bile bu sene! Peki buna ne diyeceksiniz? TRT zaten “tırt” diye okunuyordu sahi..

Gelelim bu seneki tartışmalara..

Bu sene Danimarka'da 59. su düzenlenen yarışmada Avusturya adına yarışan Conchita Wurst yarışmayı kazandı. Şarkıyı dinledim ve beğendim ben de. Açıkçası daha güzel şarkılar var mıydı bilemiyorum, çünkü dinlemedim diğerlerini.
Conchita ise daha yarışma başlamadan medyatik oldu. Çünkü makyajlı, kadın görünümlü, kadın elbiseleri giyen ve/fakat sakal bıyık bırakan bir sahne görüntüsü vardı. Belarus, Ermenistan ve Rusya tepki gösterdi, Conchita yarışmadan çekilsin istediler. Hatta Ermenistan'ın yarışmacısı bir adım daha atarak “Conchita bir cinsiyeti seçerek yaşamalıdır, bu yaptığı normal değildir” dedi.
 Wurst ise “insanlar cinsiyetten ve kimlikten bağımsız olarak istedikleri gibi yaşamalılar” mesajını vermek istediğini söyledi.
Vermek istediği mesaj çok güzel bence de. Bunca ayrımcılığın, bunca tepeden bakmanın, bunca ayrıksılığın olduğu bir dünyaya bu anlamlı mesajı vermek için belki de bu kadar farklı bir imaj çizmek gerekiyordu. Belki de bu tavır güzel oldu, çünkü daha önce örneği yaşanmamıştı..
Düşünsenize bütün dünya Conchita'yı konuştu. Haa kişisel fikrimi sorarsanız ben de yadırgadım elbette bu görüntüyü. Bu güne kadar bildiğim estetik değerlerin ötesinde bir görüntü çünkü. Hayatımda kaç tane sakallı kadın  gördüm ki sonuçta! Görünce yadırgadım bir kaç saniyeliğine, sonra bunu unutup şarkısını dinlemeye devam ettim. Bence üzerinde konuşulacak bir şey değil, kendi tercihidir, kendi seçimidir. Belki fark edilmek istiyordur, belki ilgi çekmek istiyordur, belki gerçekten de kendisini hem kadın hem de erkek olarak hissediyordur, belki de sadece reklamını yapıyordur. Nedeni ne olursa olsun benim gündemimi fazla işgal etmez.. Bence kimsenin gündemini fazla işgal etmemeli.. Bazı  gazetelerde çıkan manşetleri görünce midem bulandı açıkçası, akıllara zarar bir aşağılama içine girmişler. Ne hakları var, niye, ne için?

empati
ayrımcılık

İnsan düşünmeden edemiyor.. Bir bize bakın bir de Avrupalılara!
Biz insanları Alevi diye yakmışız diri diri, biz Kürtlere zamanında olmadık sıfatlar yakıştırmışız, biz insanları başı açık-başı kapalı diye ikiye ayırmışız, biz Roman kökenli diye insanları ötekileştirmişiz ve hâla da devam ediyoruz buna, biz engelli yakınlarımızı millet ne der diye evlere kapatmayı tercih etmişiz genelde.  
Yani biz, bizden olmayanı zor kabul ederiz; her ne kadar kültürümüzde "kim olursan, ne olursan ol yine de gel" felsefesi olsa da! 
 Bugün Anadolu'nun bir çok kentinde erkekler saçını uzattığı, küpe taktığı için dayak yer. Bugün Anadolu'nun bir çok kentinde genç kızlar istediği kısalıkta etek giyemez..
Conchita'nın sakallı kadın halini ise kendi ülkesinin siyasetçileri özgürlük olarak değerlendirir...
İşte farkımız burada..

Bırakın sakallı kadın halinde yaşamayı, bu ülkede karikatür çizenler hapse atılır acımasızca, trans bireyler taşlanır!!
Demem o ki bir onlara bakın, bir de bize.. Cidden bakış açılarımızda çok büyük bir farklılık var. Adamlar birçok şeyi aşmış, yalan mı?

Bu arada merak ediyorum; “tırt televizyonu” bu yarışmayı yayınlasaydı, acaba Conchita'nın bu “ekstraordinary” görüntüsünü buzlar mıydı?


Her türlü ayrımcılığa, ötekileştirmeye son, biraz hoşgörü” sloganı atarak ayrılıyorum bugün aranızdan.
Sevgiyle..






Yorum Gönder

 
Top