0

Evde çalışan insanlara “ucuz iş gücü” muamelesi yapılması, freelancer çalışmanın bir tercih değil de bir mecburiyet olarak algılanıp “iş bulamadığı için evde çalışıyor, demek ki paraya ihtiyacı çok; ne versem kabul eder” mantığı ile yaklaşılması, home-office çalışma biçiminin ülkemizde henüz yeterince kabul görmediğinin bir göstergesi diye düşünüyorum.

Aslında bu konuda söylenecek o kadar çok şey var ki..

İşsiz insan çok olunca freelance  işlerin fiyatları dipte elbette!

Tüik tarafından açıklanan Aralık 2013 işsizlik rakamlarına baktım, yine %10 civarında. Şahsen ben buna inanmıyorum. Üniversitedeyken iş hukuku hocam istatistikler bikini gibidir, her şeyi gösterir ama asıl merak edilen yerler gizlenir” demişti. Bu cümleye çok gülmüştük o zamanlar ama beynimizde de bir şekilde yer etmiş işte..
Yani demem o ki, %10 diye bir işsizlik rakamı bana asla ve asla inandırıcı gelmiyor. Çıkın mesai saatinde mesela Bahariye Caddesi'ne ve bir bakın etrafınıza, kalabalıktan adım atamazsınız! Üniversiteden yeni mezun olmuş yakınlarınızı bir düşünün, kpss sınavı için dershane kapılarını aşındıran çoğunluğa bir bakın.. Yani yok öyle %10 filan, insanın gözü inanmalı her şeyden önce..
Konuyu dağıtmayalım, bu işsiz arkadaşların çoğu, iş aramaktan bunaldıklarında evden para kazanma derdine düşüyor. Neyse yetenekleri, mesela çeviri, mesela içerik yazma, mesela veri tabanı yönetme gibi konularda iş kapmaya uğraşıyorlar çeşitli platformlarda. “İşi ben almalıyım” mücadelesi başlıyor sonrasında. Aslında iş dünyasında temel var olma içgüdüsü de diyebiliriz buna. 
Nasılsa işsizim, bu  geçici sürede  ne kazansam kârdır” mantığı ile yaklaşıyorlar olaya. Böyle yaparak, tercihlerini evde çalışmaktan yana kullananlara karşı haksız bir rekabeti de körüklüyorlar maalesef. Zaten “ucuza iş kapatıcılar” hep tetikte olduğu için emek sömürüsü korkunç boyutlara ulaşıyor. Kıran kırana pazarlıklar yapılmıyor bile.. İş yaptırıcılar, ucuz alternatiflerin farkında oldukları için zaten çoğu zaman isteseniz de pazarlık yapamıyorsunuz, sonrasında ise doğal olarak bu rezillikten kaçıp kurtulmak istiyorsunuz. Ben mesela üç kuruşun hesabını yapanlardan çok sıkıldım. 
Eskiden amele pazarları olurmuş ya, belki halâda vardır. Şimdilerde ise nitelikli elemanların emeklerinin alınıp satıldığı internet ortamları var. Sömürü aynı sömürü, mantalite aynı mantalite, değişen bir şey pek yok aslında; sadece kapitalizm daha da vahşileşti!

emege saygi


Şark kurnazları yine devrede!

Bilirsiniz Kemal Sunal'lı, Şener Şen'li seksenli yılların filmlerini. Şark kurnazı tabir ettiğimiz şahısların hedef kitlesi o dönemlerde ünlü bir türkücü olmak isteyen saftirik vatandaşlardı. Onlara hitaben uyduruk ilanlarla “şarkı yarışması” düzenlerler,  yarışmaya katılım paralarını toplayıp insanların umudunu çalarak bir süre sonra ortadan kaybolurlardı.

İşte eski filmlerdeki şark kurnazları çağa uyum sağladılar. Baktılar ki internetten herkes para kazanıyor, onlar niye kazanmasındı değil mi ama! Hemen pratik zekâları(!) çalışmaya başladı. Birilerinin sırtından internet ortamında nasıl para kazanılırın hesabını yapmaya başladılar. 

Ev hanımları, öğrenciler günde iki saat makale yazarak ayda 3000 TL kazanabilirsiniz”

gibi gerçek dışı sloganlarla girdiler işe. Önce bir web sitesi kurdular, kendilerini nasıl lanse ettilerse artık, Seo firmalarıyla anlaştılar. Mesela 10 liraya aldıkları makale işini evde para kazanmak isteyen kişilere 1 TL ya pas etmeye başladılar. Kan ter içinde yazı yazan kişi 1 lira kazanacağı için sevinirken bu kurnazlar 10 liranın tamamını  cebe indirme derdine düştüler.
"Ödeme talep etmek için 50 liralık yazı yazın” gibi kurallar koydular akıllarınca. E tahmin edeceğiniz üzere ödeme yapmadılar, sudan sebeplerle ya yazıyı geri çevirdiler, ya da site bir iki ay sonra ortadan kayboldu ve benzer bir adla yeni site açarak dolandırıcılığa devam ettiler. Ben de bu işe ilk başladığımda onlara para kaptıran saftiriklerdendim itiraf edeyim. Birisi deneme diye benden aldığı yazıyı yayınlamıştı ödeme yapmadan, bir diğeri ise cidden profesyonel görünen bir siteydi; çok olmasa da biraz alacağım birikmişti içeride, baktım ki bir sabah site yok olmuş! Sonrasında hepsinden uzaklaştım. Tecrübe gerçekten de yenilen kazıkların toplamıymış, ben en fazla 50-100 lira zararla bu cümlenin anlamını bir kez daha kavrayan şanslılardan sayıyorum kendimi..
O kadar çok ki bu dolandırıcı siteler, yazın Google'a “evde yazarak para kazanmak” diye onlarcasını görürsünüz. İçlerinde UzmanKirala gibi bu işi cidden profesyonelce yapıp, sizi doğru işverenle buluşturma karşılığında küçük komisyonlar alanları, ücretinizi garanti ederek aldıkları komisyonu hak edenleri  elbette ayrı tutuyorum. 
"Diğer düzgün siteler hangileri?" derseniz ise verecek cevabım gerçekten yok.  Deneme yanılma yöntemi ile kendiniz bulacaksınız!
Bu hep böyledir ya, birileri yaratıcıdır, emek verir; diğerleri o emeğin üzerinden alavere dalavere ile 10 kat daha fazla  kazanır, korsan kitapçılar da böyledir mesela..



evde calismak



Herkes uzman oldu!


İnsanın biraz haddini bilmesi, yeteneklerinin sınırlarını görmesi lazım. Diplomayla olmuyor elbette bu, öz eğitim şart..
Kıytırık 1 aylık kursa gidip bilgisi teoriden ibaret olan herkes kendini "fotoşop uzmanı" diye lanse ederse, yazdığı bir sayfalık yazıda 10 tane yazım hatası olmasına rağmen kişi kendini "makale yazarı" olarak lanse ederse, html temel bilgiyi aldıktan sonra kişi kendini "kodlamacı" olarak lanse ederse ortalık ne olur bir düşünün?

İyiyle kötü asla ayırt edilemez, edilemeyince de fiyat pazarlıkları lafta kalır..



Sonuç olarak evden para kazanılmaz demiyorum ben. 
“Evden para kazanmak çok kolay, herkes yapabilir” diyenlere ise “kazın ayağı hiç de öyle değil” demek istiyorum hepsi bu!

Ekmek her yerde aslanın ağzında; kolay para kazanma hayalleri kurmayın boşu boşuna diyor ve çekiliyorum şimdilik..






















Yorum Gönder

 
Top